Tam 90 yıl önce Makedonya’dan Bursa’ya taşınan Topuk Ailesi’nin mücadelelerle geçen yaşamını kendi şahsımda ölçeklendirerek paylaşmak istedim. Ne de olsa hayat hikayelerden ve paylaşmaktan ibaret…
Topuk’u hikayesi babasının, dedesinin heybesinde Makedonya Tetova’dan (Kalkandelen) Bursa’ya göç etmesiyle başlıyor. Dedesi, heybesinin bir kefesine 3 yaşındaki oğlunu, diğer kefesinede alabildiği kadar eşyayı koyar ve iki kızını da ellerinden tutarak, düşer hiç tanıdığı olmayan Bursa yollarına. O kadar fakirdir ki çaresiz, bakamadığı için 12 yaşındaki kızını, memleketten gelen arkadaşı ile evlendirir. 3 – 4 sene sonra da yine aynı yaşlara ulaşan diğer kızını da evlendirir. Ancak bu çaresizliğinden o kadar etkilenir ki, felç geçirip yatağa bağlanır. Topuk, bundan sonra yaşananları şöyle anlatıyor;
Ve 11 yaşındaki babam, yatalak babası ile yapayalnız kalmış öylece. Çoğu göçmenin yaptığı gibi en kolay, en sermayesiz, meşakkatli işlerden biri olan pazarcılıkla işe başlar. O dönemlerde, köylünün biri, at arabasıyla lahana satıyormuş ama babamın o lahanaları almaya parası yokmuş. Kış olduğundan, pazarda malında azlığı nedeniyle satıp kazanabileceğinden emin olduğu için ‘Lahanaları indirelim buraya, biraz param var, beklersen birazda satar veririm’ demiş. Ancak adam ‘işim var, köyüme gideceğim, bekleyemem’ diyerek kabul etmemiş. O anda yanında daha önce hiç görmediği uzun boylu, uzun paltolu bir adama belirmiş ve aralarında şu diyalog geçmiş;
- Arnavut oğlu ne oldu? Alsana bu lahanaları.
- Param yetmedi, alamadım, mal sahibide beklemiyor.
- E ne yapacaksın şimdi?
- Bilmiyorum. Belki babamın yanına, eve gideceğim.
Adam 50 lira çıkarıp, bir araba dolusu lahanaların parasını vermiş. Babam daha çocuk olduğundan, o anın heyecanı ile sen neredensin amca, ben bu parayı nereye getireceğim diye sormamış. Adam da sen bu parayı şuraya getirirsin diye uyarmamış. Ve bu adamı bir daha hiç görmemiş. Babam hayatı boyunca hiç zengin olmadı. Sadece bir evi oldu. Başka da birşeyi olmadı. Çokta cömert bir insan. Ama dedi ki; O 50 liradan sonra ben bir daha hiç kimseden borç para istemedim. O 50 liradan sonra hiç aç kalmadım, yoksul kalmadım. Yani o 50 lira bana öyle bir bereket oldu ki ve belki benim hayatmı değiştirdi. Siz de babanızın borcu diyen olursa inanmayın. Ancak baban için 50 lira vermen gerekiyor. Borcu var dese bile o 50 lira sözünü duyduğunuz anda kim isterse istesin verin. Kısacası, hayatını değiştirdiği için 50 lira babam için simge, mesaj olmuştur. Babamın bu vasiyeti, birçok insana faydalı olma yönünde bize de katkı koymuştur. Başta iş kuruyorum diyenler olmak üzere pek çok insana yardım etmekle yükümlü gördük kendimizi. Topuk , babasının çektiği sıkıntıların yanında lafı olamayacağına inansa da kendi yaşadıklarını şu şekilde aktarıyor;
Bende ilkokul yaşlarında kolumda maydanoz satarak pazarda çalışmaya başladım. Tuz Pazarı’nın hemen altında Reşit Paşa ilkokulunda okudum. Bir taraftan yarım gün okula gidiyor, yarım gün de çarşıda, pazardaydım. Osmangazi Ortaokulu’na başladım sonra. 1.sınıf geçti, sınıfta kaldım. Ben okulu bırakacağım, okumayacağım diye tutturdum. Beni eski Gemlik Yolu’nda bir karoserciye çırak olarak verdiler. 1-1,5 ay kadar çalıştım. Baktım ki bu iş benim işim değil, tekrar okula döndüm. Ondan sonra hep takdir, teşekkür ile bitti ortaokul. Bursa’da sanayi gelişmeye başlıyordu. Eniştem (teyzemin kocası) mutlaka meslek lisesine diyordu. Bu arada Sabahattin Gazioğlu’nun rahmetli babası Mümin Gazioğlu’nun (Mümin Aga) tezgahı ile babamın tezgahı yan yana idi. Biz daha çok sebze satıyoruz, o ise daha çok meyve satıyordu. Bizim küçücük de olsa bir dükkanımız olduğundan haftanın 6 günü ordaydık, Pazar günleri ise çalışmıyorduk. Mümin Aga, Demiryolu Caddesi’ndeki Pazar Pazarı’na çıkıyordu. Bir Cumartesi denk gelmiş, ilk kez salatalık almış. O zaman da salatalık kilo ile alınıyor, buz ile korunuyor, tane ile de satılıyor. Daha önce hiç satmadığı için eyvah ne yapacağım diye endişelenirken, 13 yaşındaki ben; istersen geleyim dedim. Kendisinden yaşça küçük babamla arkadaş olduğu için o da bana teklif edememiş. O gün ki yevmiye 10 lira ise, işler iyi gitti bana 30 lira verdi. Hafta oldu yine ben söyledim ona; tekrar bir şey almak istersen ben yardım ederim. Olur dedi. 5-6 hafta böyle gitti. Sonra 50 yaşındaki Mümin Ağa ile 13 yaşındaki ben ortak olduk. Ardından oğlu ile iplik işi yapan Mümin Ağa Pazar Pazarı’ndaki bu tezgah, bir gün bana lazım olana kadar senin. Lazım olmazsa her zaman senin. Kendi başına çalış, ne yaparsan yap dedi. Böylece 14 yaşında Pazar Pazarı’nda kendi tezgahımın sahibi oldum. Bir baktık 4-5 tezgah ortadaki soğancı tezgahı satıyor. O gün ki para ile 400 lira. Ama benimde param var. Pazarcı esnafı alamazken ben biriktirdiğim o kadar parayla o tezgahı, o yaşımda satın aldım. Ve iki tezgahım oldu. Bu arada da sonradan Tophane ve Demirtaş Endüstri Meslek Lisesi’ne başladım. Benim kayıtlarım da Tophane’de kaldı. Erkek Lisesi’nde okuyup pazarda çalışan bir arkadaşımla ortak çalışmaya başladık. Sonra babamı da kattık. Ve üniversiteye sıra geldi. Yıldız Makine Mühendisliği’ne ön kaydımı yaptırdım. Kayıt için yola çıkarken tüm aile toplandı. Ailenin en büyük erkek evladı olarak sanki savaşa gidiyordum. Dualar okunuyor… Ama haksızda sayılmazlardı. Anarşinin kol gezdiği zamanlardı ve Yıldız Teknik Üniversitesi de sıkıntılı okullardan biriydi. Ön kaydımı yaptırmaya gittim ama asıl kaydımı yaptırmaya gidemedim. Fakat içimde kaldı, mutlaka üniversiteye gitmeliydim. Ertesi yıl tekrar sınava girdim. Bu sefer puanım daha azdı ve Adapazarı ile Eskişehir’deki üniversitelere ön kayıtlarımı yaptırdım ancak yine gidemedim. Bu arada Makine ve SKT Yedek Parça Sanayi’nde karoserci çırağı olarak 50 gün çalıştım. Zaten uzun boylu ve zayıf biri olan ben SKT’de çalıştığım 50 gün içinde 11 kilo zayıfladım. Alışmışız pazarda özgürlüğe. Ben tam ayrılmayı düşünürken onlar çağırıp; Presler Bölümü’nün sorumlusu Değer Usta emekli olacak, biz seni oraya vereceğiz. Askere gidip geldikten sonra bir sene onun yanında çalışacaksın, o bölümün sorumlusu olacaksın. Bizim böyle bir planımız var. Sende kendini böyle hazırla deyince ben nasıl söyleyeceğim diye utanıyordum ama işi bırakıyorum dedim. Ve tabi pazara devam… Sonra askerlik. Askerden geldik; Ne yapacağız, ne edeceğiz? derken, meslek lisesine gitmeme vesile olan rahmetli Fahri Eniştem sac kesme, pres işleri yapıyordu. Birlikte dükkan açalım diye teklif etti ama olmadı. Dayım Recep Tokgöz hırdavat işindeydi. O çağırdı. 1977 Nisan’ın da hırdavatçılıkla başka bir hayata başlamış olduk. Kısacası Remzi Topuk’un en önemli dönüm noktalarını Ortaokul 1’den sonra ve askerlikten hemen önce deneyimlediği işçilik oluşturuyor. Otomotiv yan sanayi sektöründe iki kez işe başlayan ancak sadece 1’er buçuk ay dayanabilen Topuk, bu deneyimler sayesinde maaşlı işin kendi yapısına uymadığını fark ederek nihayetinde Tokgözler’de karar kılıyor. Biri 12, diğeri 18 yaşlarında yani henüz kendi başına karar vermenin zor olduğu, ailenin etkisinde olunan yaşlarda verebildiği bu çabuk kararların, geriye dönüp baktığında ne kadar doğru ve isabetli olduğuna inanan Topuk, “Bulunduğun an, en doğru andır” diyerek hayata bakıyor. Böylece pazarcılıktan aldığı ticaretin tadını, pazarlama gücünü Tokgözler’de devam ettiren Topuk, dayısı ile Davutdede’de ilk mağazasını açıyor. 1993 Ekim’inde de ikinci mağazasını Ulu Cadde’de açan Tokgözler, 3 kattan oluşan ve 1500 metrekareyi kaplayan yeni yerinde, rafların karma karışık olduğu sektöründe o günün şartlarında modern sayılabilecek bir mekanda hizmet vermeye başlıyor. 2007 yılında da Küçük Sanayi Sitesi’nde hırdavatçılıkta devrim sayılabilecek bir konsept oluşturan Topuk’un Endüstriyel Tedarik kavramını hayata geçirdiği bu mağazayı yabancı yapı marketlerin yöneticileri dahi incelemeye geliyor. Ayrıca 1986 yılında İstanbul’da Huzur Cıvata Fabrikası’na ortak olan Topuk, ortağı ile yollarını ayırınca fabrikayı 1992 yılında Bursa’ya taşıdı. Ardından 1998 yılında ünvanını Bolt Bağlantı Elemanları A.Ş. olarak değiştirdi.
Aynı zamanda 2013 yılının Mayıs ayında gerçekleşen seçimlerde Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanlığı’na seçilen Topuk, Meclis Başkanı olmasının perde arkasını şöyle anlatıyor; Geçtiğimiz dönemden bir önceki dönemde BTSO Meclisi’nde görev aldm. Aslında bu dönem de düşünmüyordum fakat arkadaşlarımızın bir mücadele içerisinde yer aldıklarını gördüğümde, onlarında telkinleri ve davetleri ile bu işten deyimi yerindeyse kaçamadım. Bana “bu Meclis’te olmalısın ve 11.Komite’de mutlaka bir liste çıkartmamız gerekiyor” dediklerinde 2013 Ocak ayının ilk günleriydi ve o an Amerika’daydım. Ben de “ayın 14’ün de döneceğim, bunu döndüğümde konuşuruz” dedim. 14 Ocak’ta döndüm ama Başkan Yardımcılığı’nı yaptığım Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD)’nin toplantısı için 15 Ocak’ta İstanbul’a gitmek durumunda kaldım. Ayın 16’sı sabahı Bursa’ya döneceğim derken otelde omzumu kırdım. Arkadaşlar beni arıyor tabi. Atlatıyor gibi düşünülmesin diye hastanede çekilmiş fotoğrafımı göndermek zorunda kaldım. 17 Ocak akşamı İbrahim Burkay Bey’le buluştuk ve yarışın içine girdik. Karşımızda tecrübeli insanlar ve şirketler vardı. Biz şöhreti olmayan ama çalışacak bir ekip oluşturduk. Ciddi de çalıştık ve çok şükür kazandık. Yönetim Kurulu Üyeliği’ni teklif edebilirler diye düşünüp kaçmaya çalışan, Meclis Başkanlığı’nı ise aklının ucundan bile geçirmeyen Topuk şu sözlerin altını çiziyor; Son akşam çağırdılar, baktık ki ismimiz hakkında konsensüs oluşmuş, tabi kabul etmek zorunda kaldım. Ama şunu da söylemem gerekir “istemiyorum” , “istemiyordum” cümlelerinin altında bu makamı küçümseme gibi bir durum kesinlikle yok. Ancak hayat planımda bu görev yoktu, böyle bir hedefim de yoktu. Ben 3 yıldır doğru dürüst kumaş pantolon bile giymiyordum. Biraz daha kendime bakmayı, eğlenmeyi, dinlenmeyi hayal ediyordum. Ama kısmetmiş, Allah yazınca oluyormuş. Tabi bundan sonrası çok çok daha önemli… 125 yıllık bir kurum ve bu kurumun en üst makamındasınız. Artık bu makamın gereğini yapmaya çalışıyoruz.
2013 yılının Mayıs ayında gerçekleşen seçimlerde üstlenmiş olduğu Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Meclis Başkanlığı görevine devam etmektedir.
Tokgözler Beşevler Sanayi Sitesi Mağazası açılarak tedarik zincirine katıldı.
BESİAD (Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği) Yönetim Kurulu'na seçilerek Başkan Yardımcılığı görevine başlamış ve halen devam etmekte
Tokgözler Nilüfer Mağazası açıldı ve hırdavatçılıkta devrim sayılabilecek bir konsept oluşturarak “Endüstriyel Tedarik” kavramını hayata geçirdi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Meclis üyeliği görevini yaptı
ÇASİAD (Çalı Sanayici ve İşadamları Derneği) kurucu üyeliği ve 2 dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. Halen Denetim kurulu üyesi görevine devam etmektedir.
Bursa Bosna Derneği kurucu üyeliği ve Başkan Yardmcılığı yaptı. HalenBaşkan Yardmcılığı görevine devam etmektedir.
Bolt Bağlantı Elemanları Sanayi A.Ş.'yi kuran Topuk, Bolt Bağlantı Elemanları Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini devam ettirmektedir.
Tokgözler Ulu Cadde Mağazası açıldı. Remzi TOPUK Tokgözler A.Ş Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini devam ettirmektedir.
İş hayatına ilkokul çağlarında pazarda maydanoz satarak başladı. 10 yıl süren bu dönemde, ticarete yönelik ilgilerini arttırdı. Pazarcılıktan aldığı pazarlama gücünü Tokgözler A.Ş.’de devam ettirmeye karar veren Topuk 1977 yılında Tokgözler Davutdede Mağazasını açtı
1954 yılında Bursa’da doğdu. İlkokulu Reşit Paşa İlkokulu’nda, Ortaokulu Osmangazi Ortaokulu’nda, Liseyi de Tophane Endüstri Meslek Lisesi’nde tamamladı. Orta düzeyde İngilizce bilen Topuk, Evli ve 3 çocuk babasıdır. .